Gezinti Bağlantılarını Atla

AYIN FIRSATI  

 

EGEM MAKALELER

  BİLGİ ÇAĞININ TEHLİKE ÇANLARI BİZİM İÇİN ÇALIYOR!


Yüzyıllar boyunca eğitimin önemi üzerine milyonlarca değerli sözler söylenmiş. Zaman zaman bu sözler, gerçeği bize hatırlatmak üzere şık bir çerçeve içerisinde bazen masalarımızın, bazen de duvarlarımızda üzerinde yerini almışlardır.

Yine herkesin eğitimin önemini birbirine hatırlattığı şu meşhur günlerdeyiz. "ÜNİVERSİTE SINAVLARI" kapıya dayandı. Milyonlarca gencimiz bir üniversitenin kapısından içeri girebilmek için verdikleri mücadelenin son günlerinde.

Peki "BİLGİ ÇAĞININ" insanları doğru eğitim alıyorlar mı? Aldıkları eğitimler sonucunda iş hayatında başarılı oluyorlar mı? Bu kadar emek ve çaba neticesinde ne elde ediyoruz?

İlk iki soruya cevap "HAYIR", son soruya cevap "0".

Belki verdiğim cevapları acımasızlık olarak nitelendireceksiniz ama, şu anlatacaklarıma kulak verdikten sonra "Doğru valla, size hak vermemek elde değil" dediğinizi işitir gibiyim.

İsterseniz işe "MESLEK NEDİR?" den başlayalım.

MESLEK: Bireyin, zihinsel, fiziksel yeteneklerini, becerilerini, ilgilerini, ihtiyaçlarını değerlendirdiği ve almış olduğu eğitimlerle bir konuda eğil olduğu ( uzman olduğu) sistemdir.

Demek oluyor ki; öncelikli olarak sizin her hangi bir mesleği yapabilmeniz için, o meslek ile ilgili,

1. Yeteneğinizin, becerinizin ve aynı zamanda da ilginizin olması,
2. Yetenek ve becerileriniz doğrultusunda, kendinizi daha iyi ifade edebilmek ve bir konuda uzmanlaşabilmek için eğitim almış olmanız gerekiyor.

Bu eğitimin üniversitede öğretim görevlileri tarafından yada ustadan çırağa verilen dersler olması ile ilgili şart yoktur. Önemli olan sizi geliştirebilmesi.

Peki bu yetenekler çok önemli midir? İnsanlar sonradan seçtiği meslek için yetenekler kazanamaz mı?

İlk soru için cevap "EVET", son soru için cevap "HAYIR". Yetenek sonradan kazanılmaz. Var olan yetenek sonradan keşfedilir. Yetenek hayatımızın mutluluk kaynağıdır. Çünkü, insan yetenekleri doğrultusunda yaptığı her işten büyük bir zevk alır ve yaşamsal doyuma ulaşır. Bu doyum onun iç dünyasında büyük mutluluklar yaratır. Bu mutluluk nedeniyle kendi ve toplumla barışık olur. Üretken olur. Başkalarının gelişimi için çaba sarf eder. Sadece kendisi için değil bütün canlılar için önemli başarılara imza atar. Burada yeteneklerini sergilediği alanın hiçbir önemi yoktur. Önemli olan kendini gerçek anlamda ifade edebildiği ve o ruhsal doygunluğu hissettiği bir alanda yer alması.

Şimdi gelelim başlığımızda ki "BİLGİ ÇAĞININ TEHLİKE ÇANLARI BİZİM İÇİN ÇALIYOR !" iddiasına.

"BİLGİ ÇAĞI": Hızlı bilgi paylaşımının ve teknolojik gelişimin hat safhada olduğu bu çağda, bireyler bilgi bombardımanı altında kalmakta. Bu nedenle bilgiyi biriktiren değil, bilgiyi öğrenip kullanabilen bu çağın altın insanları olacak. İlginizin olmadığı bir alan ile ilgili hiçbir bilgiyi öğrenemezsiniz. Sadece beyninizde gereksi yer kaplar. İlgilerde yetenekler doğrultusunda oluşur.

Demek oluyor ki;
1. Öncelikli olarak "YETENEĞİNİZİ KEŞFETMELİSİNİZ"
2. YETENEKLERİNİZ DOĞRULTUSUNDA İLGİ ALANLARI OLUŞTURMALISINIZ
3. BU İLGİ ALANLARI İLE İLGİLİ BİLGİLERİ ÖĞRENMELİSİNİZ
4. SONRADA BU BİLGİLERİ KULLANMALISINIZ.


BİZDE Kİ BİLGİ ÇAĞININ ALTIN İNSANLARI ÜLKEMİZİN GELİŞMESİ İÇİN YETERLİ SAYIDA MI? BU ÇAĞDA YETERLİ ALTIN İNSAN YETİŞTİREBİLİYORMUYUZ?

Bu sorulara yukarıdaki gibi 1. sorunun cevabı şu, 2. sorunun cevabı şu diye yanıt vermeyeceğim. Eminim siz gereken cevabı vermişsinizdir.

" Hayal ettikleri gibi olmamız için uğraşan anne ve babalar,
" Fazla konuşup, kendimizi ifade edebileceğimiz her anı değerlendirmemizden rahatsızlık duyup, üzerine bir de sürekli hayata karşı merakımızı yenemeyip bir sürü sorular sorunca yaramaz damgasını vuran, bir köşede sessiz sedasız, saygıda kusur etmeyen, sıkı ezberci çocuklar olduğumuzda bizi taktir eden ve seven öğretmenlerimiz,
" Bizi sürüye katılmaya ve sıradan bir insan olmaya doğru iten ve pasif bir kişilik olmamızı isteyen toplum ve onların anlaşılamayan kuralları,
" PARA YAŞAMIN TEK KAYNAĞI felsefesi,
" Herşeyi kendi istekleri doğrultusunda yürütülmesini isteyen otoriteler, kendimizi tanımımıza ve kendimizi keşfetmemize izin vermezler.
" Birde şu meşhur üniversite sınavımız her şeyi daha da altüst eder.

İster 17 yaşında olun, ister 37, 47.. sadece ve sadece yetenekleriniz doğrultusunda işler yapın. Kendinizi keşfedin. Sonrasında hem mutsuz hem de başarısız insanlar topluluğu olmayın.

Yetenekleri keşfetmek çok da zor değil. Şu 3 soru size yol gösterebilir;

1. Hayatta neler yapmak istiyorsunuz. Hayallerinizi tek tek gerçekleşmiş gibi yazın. Örn: "Şu anda Nobel Edebiyat Ödülünün bana verildiğini öğrendim. Çok mutluyum. Çocukluğumdan beri tuttuğum günlüğümün, yazdığım aşk hikayelerinin bir gün beni bu noktalara getireceğini çok iyi biliyordum. İyi ki babamın doktor ol ısrarlarına yenilmeyip edebiyat okudum." Belki Nobel Ödülü alamazsınız ( alıp alamayacağınızı bilemezsiniz. Belki de Nobel Ödülü alabilirsiniz.) Ama hayallerinizi bu şekilde yazarak canlı tutarsınız ve başarabilme inancınızı arttırırsınız. Bu inançla karşınıza çıkan engelleri daha kolay aşarsınız. İnanın çoğu zaman karşınızdakinin bir engel olduğunu bile anlamazsınız.

2. Neleri kolay yapıyorsanız onlar sizin yeteneklerinizdir. Fakat çoğu zaman insanın yeteneklerini anlaması kolay olmaz. Çünkü çok kolay bir şeyleri yapıyor olmanız, o işin çok sıradan olduğunun ve herkesin kolaylıkla yapabildiği duygusunun oluşmasına neden olur. Bu nedenle eğer yetenekleriniz konusunda kararsızsanız işte size kolay bir yöntem. Topla 20 kişi ile görüşün. Bunlardan en az 5 i anlaşmakta zorluk çektiğiniz kişiler olsun. Onlara şu soruyu sorun: " Bende taktir ettiğiniz yeteneklerim neler?. Bu yetenekleri hangi iş alanlarında kullanabiliri? Beni ileride hangi işi yaparken hayal ediyorsunuz?" Sizin için başkaları daha kolay sizi tarifler.

3. Çevrenizde ki iş güç sahibi olmuş kişilere sorun bakalım: "Yaptığınız işten memnun musunuz? İşinizde hangi yeteneklerinizi kullanıyorsunuz? Meslek seçiminizle ilgili pişmanlığınız var mı? Aslında hangi işi yapmak isterdiniz?" Bu sorular, sizi kalıplar içerisinde yaşamanız için zorlayan bir çok kişinin mutsuzluğunu ve pişmanlığını keşfetmenizi sağlayacak. Bir başka faydası da belki sizin sayenizde o kişiler hayatlarını yeniden kurmak isteyebilirler. Kim bilir?


SONUÇ: Siz siz olun içinizde ki sesi dinleyin ve sadece yeteneklerinizi kullanabileceğiniz alanlarda iş sahibi olun. Bu iş sadece mutluluk getirmeyecek aynı zamanda para da getirecektir. Ya çok kazanacaksınızdır ya da mutlu olduğunuz işi yaptığınız için mutsuzluğunuzu unutturmak adına gereksiz harcamalar yapmayıp yine başkalarına oranla çok kazançlı çıkacaksınızdır.


Gelişmekte olan bir ülkede bilgiyi uygulamaya geçiremeyen hem okumuş hem de okumamış bir millet savaşsız ülkesini başka ülkelerinin altın çocuklarına teslim eder. OKUYARAK BİLGİ ÇÖPÇÜSÜ DEĞİL, ÖĞRENDİĞİNİ MUTLULUKLA UYGULAYABİLEN ALTIN İNSANLARDAN OLUNUZ.

Amine Arzu UĞUR

 

Makaleler

 ERCÜMENT
 TUNÇALP

Parekenciliğin
okulu olmalıdır

 HAKAN
 TURGUT

Maymunlar
paradan ne
anlar?

  KAZIM
   ÖZİŞ

Çırpınan
market, Akıllı
markete karşı

  MELİH
   ARAT


"X" ile sorun
nasıl çözülür?

  A.ARZU
   UĞUR

Bilgi çağının
tehlike çanları
bizim için
çalıyor

 NİLÜFER
  GÜRELLİ

Mağaza
Otomasyonunda
Pos

 MEMİŞ
 YILMAM

Günümüzün
stratejik manzarası- karsızlaşma/ emtilaşma

H.ÖMER
 GİDER

Yaratıcılık;
Günümüzde rekabet etmenin
tek yolu

  METİN
 ÇAVUŞLAR

Meslek Edindirme
Kursları




Eğitmenler
A.Arzu UĞUR
Atilla DİZDAR
Aylin CEVİK
Burak BÜYÜKDEMİR
Bülent CECENER
Dilek ZEYBEK
Ercüment TUNÇALP
Ergün ZOGA
Erkan CAV
Hakan Ömer GİDER
Hakan TURGUT
İlhan KUMAN
Kamuran DİNÇSOY
Kazım ÖZİŞ
Melih ARAT
Memiş YILMAM
Metin ÇAVUŞLAR
Murat TOKTAMIŞOĞLU
Nazan ÜRKMEZ
Nilüfer GÜRELLİ
Savaş ERKİLETLİOĞLU
Selma GÜR
Sonad UÇANTÜRK
Uğur DEMİRLER
Ünal TURAN
Yalçın GÜR
Zeynep Çalışal GİDER



     

  Hereke Ömer İsmet
          Uzunyol
 Meslek Yüksek Okulu